

Çıktıkları günden bu yana herkesin özellikle de kızların kalplerini feth eden Hepsi Grubu yeni çalışmalarla karşınızda olucak önceden Penti sponsorluğunda olan Hepsi kızları LC WAİKİKİ ‘den aldığı teklifi kabul etme aşamasındalar ve şimdiden çıkan herşeyi ile 50.000′in üzerinde satış oldu artık Hepsi kızlarını sadece tvlerde değil artık üstünüzde de görebileceksiniz. Yakında Türkiye’de satışa girmeye hazırlanan giyimler yurt dışında Hepsi hayranları tarafından kapış kapış oluyor.Özellikle Türkiye’den çok umutlu olan grup başka projelere adım atmayı düşünüyor.Erkeklerde ise sadece şapka ve bilekliklerde ortaya çıkıcak olan Hepsi ile desenlenmiş bileklikler ve şapkalar şimdiden yurt dışında aşırı ilgi görüyor ve çok yakında Türkiye’de hem kızlar hemde erkekler için desenli kıyafetler satışa sunulacak Türkiye’de ilk olarak CEVAHİR ALIŞVERİŞYazın tüm renklerini Hepsi grubu yansıtıyor. Onlara yakışanlar sana da çok yakışacak! Hepsi hem modellik yaptı hem röportaj verdi, sana da keyifle arkana yaslanıp bütün olan biteni görmek kaldı! Plajlarla bütünleştiğimiz yaz aylarında gözümüz eğlencede ve modada. Bazen sadece bu ikisini düşünüp rahatlamak, özgür ve güzel hissetmek
istiyoruz. Bu duyguları dergi sayfalarımızda da yaşatmak istedik. Hepsi grubu ve Kilyos Solar Beach farkıyla tabii… Sıcak bir günde, sabahın erken saatlerinde, yüksek bir enerjiyle yola koyulduk. O gün sadece güzelleşecek, gökkuşağı kızı olacak, ayaklarımızı suyun içine salacaktık. Hiç olmadığımız kadar istekliydik coşup, gülmeye. Bu güzel günden geriye kalanlara eşlik etmek ister misin? Fotoğraf karelerinde bu yaza damgasını vuracak kıyafet ve aksesuar modellerini, röportaj satırlarında ise Hepsi ile ilgili merak ettiklerini bulacaksın.
Cosmo Girl dergisinin bu ayki sayısında (temmuz) hepsi grubu ile yapılan röportaj yer alıyor. Yukarıdaki röportajın devamı cosmo girl dergisinde
Hey Girl dergisi, giyim kuşam konusunda hayli başarılı ve bir o kadar yaratıcı bulunan Hepsi kızlarıyla moda üzerine bir röportaj yaptı. Grup elemanları, hem tarzlarını anlattı hem de özel moda tüyoları verdi.
Eren trendleri birebir takip etmediğini anlatırken, Cemre desenli kıyafet kabusundan söz etti. Yasemin modaya yön verme şansı olsa tahta topuklu ayakkabıları dünyadan sileceğini, Gülçin ise beyaz ten modasını çok sevdiğini söyledi.
EREN: Trendleri birebir takip etmem
Modayı yakından takip eden biri misin?
- Aslına bakarsan, modayı ister istemez takip ediyorsun. Ama ben hep kendime yakışanı giyerim. Diyelim ki açık sarı moda… Eğer yakışmadığını düşünüyorsam, kimse giydiremez bana. Siyah modadır örneğin, ama siyah benim hiç giymediğim bir renktir, bu yüzden önemsemem. Takip ediyorum, ama bir sezon bir ürün çok moda oluyor ve herkeste aynı şeyi görmek hiç hoşuma gitmiyor. Tarzımı başkası belirlemesin. Herkesin kendi kişiliğini yansıtan şeyler giymesi gerektiğini düşünüyorum.
Yani moda olanların içinden tarzına uyanları seçiyorsun…
- Aynen öyle. Moda olanı birebir giymem.
En sevdiğin aksesuvarlar neler?
- Kafama taktığım şeyler çok fazla! Yemeniden bant yaparım, fular bağlarım, şapka takarım. Kafamda ya da boynumda mutlaka bir şey vardır. Her mevsim şalla dolaşırım.
Sokağa çıkarken yanından ayırmadığın üç şey ne?
- Islak mendilim, dudak yumuşatıcısı ve tabii parfümüm.
Seni bu aralar en çok mutlu eden renk hangisi?
- Yeşil, hayatım boyunca en sevdiğim renk oldu. Ama şu sıralar gece mavisi ve lacivert tonlarını da çok giyiyorum. Bu tonların bana yakıştığını bu sene, saçım turuncuyken fark ettim!
Bu saç, kendi saç rengin mi?
- Orijinal rengim, ama arada gölgeler var.
CEMRE: Desenli kıyafet bana göre değil
Konumuz moda Cemre… Sen diğer kızlara göre biraz daha süslüsün sanki.
- Ben en süslü değil, en sadeyim aslında! Fakat biraz abidik gubidik şeyler giyerim ve kafama değişik şeyler takarım. Saç aksesuvarlarını sevdiğim için dışarıdan sade olduğum pek belli olmuyor. Örneğin, hiç desenli kıyafetler giymem.
Modayı takip ediyor musun?
- Evet, ediyorum. Kendim bir şeyler çizip yaptırmayı seviyorum. Örneğin, genelde yere kadar elbiseler giyerim. O elbiselerin hepsini kendim çiziyorum. Stilistlik de ileride yapmayı düşündüğüm işlerden biri aslında.
En sevdiğin aksesuvarlar neler?
- Saat takıntım var. Bunu biraz Yasemin’e de bulaştırdım. Almam gereken şeyler olur ve alışverişe çıkarım, ama onları unutup eve hep saat alır dönerim. Çünkü saat vitrinlerinin önüne takılıp kalıyorum. Sonra da durduramıyorum kendimi.
Bugüne kadar hiç en iyi arkadaşınla kıyafet konusunda pişti oldun mu?
- Başak Şekeroğlu adında çok yakın bir arkadaşım var. Bir ara onunla yaşıyorduk. Bu sene okulu ve mezuniyeti yüzünden o hep evdeydi, ben de işlerim yüzünden eve gelemiyordum ve görüşemiyorduk. Ozan Doğulu’nun düğününde giydiğim bir elbise vardı; Tuana’dan aldığım, rengarenk, mor ve pembe karışık bir elbise. Onun da bu sene okul mezuniyeti vardı. Biz bilerek aynı elbiseyi aldık. Böyle bir anımız olsun diye. Aynı gün, o mezuniyete, ben de düğüne aynı elbiseyle gittik. Sonra yan yana fotoğraflarımızı çektik.
YASEMİN: Tahta topuklu ayakkabılar imha edilsin
Modayı takip ediyor musun?
- Kızlar kadar çok takip etmem. Örneğin bu sene sarı modaymış. En son çocukken sarı giymiştim, bir de bugün! Geçen gün “Modaymış, acaba bana yakışır mı?” dedim ve denedim. Yani “Bu moda, bunu alıp giyeyim” demem çoğu zaman. İşte böyle unuttuğum renkler, o sene moda olursa alıyorum. Ama illa o rengi giyeceğim diye de bir kuralım yok.
En sevdiğin aksesuvarlar neler?
- Şapka, kemer ve saat. Saat takıntısı Cemre’den bulaştı. Bir de çanta…
En son aldığın çanta nasıldı?
- Plaj çantası. Diesel’den almıştım. Ama onu günlük hayatta kullanıyorum. Hatta bir arkadaşım bu çantayı “Migros poşeti” sandı.
Yanından ayırmadığın üç şey?
- El kremi, ıslak mendil ve parfüm…
Bir arkadaşınla kıyafet konusunda hiç pişti oldun mu?
- Gülçin’le olduk bir röportaj sırasında! Ayakkabı, kot, ceket… Her şeyi aynı giymişiz. Değişiklik olsun diye birimiz ceketi çıkarttık. Çok garipti.
Bir eğlence mekanına gittiğini düşün… Üzerindeki kıyafetin aynısı başka bir kızda da var, ne yaparsın?
- Yanında durmam, başka yere giderim. Sinir olurum. O yüzden hep çok farklı şeyler almaya dikkat ederim.
Dünya modasını bir anda değiştirebilecek gücün olsa, moda nasıl olsun istersin?
- İnsanları kendim gibi görmek isterim. Ama “Sex And the City” filmindeki gibi şık da görmek isterim. O yüzden Nişantaşı’nı çok seviyorum. Oradaki herkes çok bakımlı. Bazıları birbirine nispet olsun diye yapıyor bunu, ama güzel görünüyorlar. Gereksiz süsler, püsler, zincirler hoşuma gitmiyor. Rahat olacaksın bence. Çok yüksek, tahta topuklu ayakkabıları da ortadan kaldırırdım, çok kötüler bence…
GÜLÇİN: Beyaz ten modası harika oldu
Modayı yakından takip ediyor musun?
- Açıkçası bu sene ne modaymış diye takip etmiyorum, vitrinlere bakınca fark ediyorum nelerin moda olduğunu. Bir de pek çok insanın üzerinde aynı kıyafeti görürsem, “Galiba bu sene bu moda” diyorum. Alışveriş yaparken ne beğeniyorsam onu alıyorum. Bazen bazı renklere takıyorum. Bu sıralar kırmızıya takmış durumdayım mesela… Bol bol kırmızı giyiyorum. Bu seneki modayla ilgili çok mutlu olduğum bir şey var; sanırım beyaz ten moda… Kışın değil de, yazın beyaz tenin moda olması çok güzel. Çünkü güneş çok zararlı. Küçükken bana hep “beyaz peynir”, “süt” gibi lakaplar takarlardı. Ama bence güneşin altında yatıp öyle pancar gibi kızarmak çok büyük cahillik.
Solaryuma girdin mi hiç?
- Evet. Klipler için girmek zorunda kalıyorum. Güneşten daha da zararlı aslında.
En sevdiğin aksesuvarlar neler?
- Taş kolyelerimi çok seviyorum.
Özel olarak seçtiğin bir taş var mı?
- Ruh halime göre seçiyorum, her gün farklı bir kolye takıyorum. Ametist dizili bilekliklerim var; negatif elektriği alıyor. Ay taşı kolyem; bazı şeyleri kolay kabullenmemi sağlıyor, bu yüzden insanlara daha yumuşak tepkiler veriyorum. Pembe kuvars, kristal yüzüğüm var, o da ailene olan sevgini ve saygını çoğaltıyor.
Hiçbir sevgilin sana taşlı bir şey aldı mı?
- Almadı, ama alırsa çok sevinirim açıkçası. Hoş şu an öyle biri de yok hayatımda, keşke olsa!
Bugüne kadar en iyi arkadaşınla hiç kıyafet konusunda pişti oldun mu?
- Yasemin’le olduk bir kere. Üstelik tepeden tırnağa aynı şeyleri giymiştik. Beni hiç rahatsız etmedi.
Bir mekana gittin ve bir kız senin giydiğin kıyafetin aynısını giymiş diyelim…
- Hiç üzülmem, bana daha çok yakışmıştır eminim!

Hepsi tatilden farklı anlamlar çıkarıyorGülçin: Caz vokal eğitimi alacağım Cemre: Anneannemle olacağım Eren: Kaz Dağları’na gideceğim Yasemin: Yurtdışına çıkacağım..
Hepsi grubunun dört güzel üyesi, Cosmogirl dergisinin temmuz sayısına yaz röportajı verdi. Kilyos Solar Beach’te bu yaza damgasını vuracak kıyafetler ve aksesuvarlara da mankenlik yapan grup üyeleri, tatil planlarını, yanlarına neler alacaklarını anlattı ve
giymekten en çok hoşlandıklarını sıraladı. İşte Hepsi kızlarının yaz röportajı…
* Sizin için yaz ne ifade ediyor?
Eren: Yaz gelmeden önce hep özgürlük heyecanı doluyor içime. Özgürce istediğimi yapabilecekmişim gibi geliyor.
Yasemin: Bana kalırsa insanların en çok neşe dolduğu, en mutlu olduğu dönem. Kışın insanlar daha suratsız oluyor.
Cemre: Eskiden çok hareketli günleri ifade ediyordu ama artık güzel havayı ve derin bir nefes çekmeyi ifade ediyor.
Gülçin: Tatil! Dalyan! Annem Dalyanlı ve orada yazlığımız var. Her yaz oraya giderim.
TATİL DEDİĞİN ÖZGÜR OLMALI Bu yaz tatil planlarınız ne?
Eren: Sörf! Her sene yaptığım bir plan bu. Geçen sene yoğunluktan dolayı hiçbir yere gidememiştim. Bu yaz birkaç kere Alaçatı’ya gitmek istiyorum. Bir de Kaz Dağları var aklımda. Çok eskiden gitmiştim, tekrar gidip dinlenmek istiyorum. Tatil anlayışım değişti açıkçası bu sene. Yaşlı insanlar gibiyim!
Yasemin: İspanya’da ve Atina’da arkadaşlarım var. Uzun süredir beni çağırıyorlar. Oralara gitmek istiyorum. Belki sörfe başlayabilirim. Ben, fıtığım olduğu için biraz tırsıyorum açıkçası.
Cemre: Yurtdışına gitmek istiyorum. Tarihi eserlere karşı büyük ilgi duyuyorum. Bir de anneannemle vakit geçirmek istiyorum.
Gülçin: Annemle tatile gittim. Bodrum’a gideceğim. Bir de caz vokal eğitimi almak istiyorum.
Tatil dediğiniz nasıl olmalı?Eren: Özgürce hareket edilebilen bir şey olmalı. Beş yıldızlı otellere gidip, dışarıya adım atmamak bana göre değil. Benim en sevmediğim tatil mantığıdır bu. Turlarla seyahat etmeyi de çok sevmiyorum çünkü kendi başınıza hareket edemiyorsunuz. Tur sırasında gözüm nereye kayarsa oraya kaçarım ben.
Yasemin: Tatilde herkes özgür olmalı, bir yere koşturmak zorunda olmamalı, yeni yerler keşfetmeli. Yazlıkları olan kişiler bile ayrı bir keşif tatili yapmalı bence.
Cemre: Ya dinlendirici ya da eğlenceli olmalı tatil. Eskiden deli gibi eğlenmek vardı hep aklımda, şimdiyse dinlendirici olmasını tercih ediyorum.
Gülçin: Denizin olduğu bir yerde olmalı tatil; kitap olmalı, şezlong olmalı… Tatilde sadece kendi istediğim şeyleri yapmalıyım.
Tatil bavulunuzu hazırlarken en çok nelere dikkat edersiniz?
Eren: Bol bol beyaz atlet alırım yanıma. Benim için kurtarıcılar. Bermuda şortlarımın sayısı da çok olur. Bavulun büyük bir kısmını da şampuanlarım, kremlerim kaplıyor. Sırf onlara yer açılsın diye kıyafetlerimi presliyorum. Bavulun haricinde fotoğraf makinemin çantası da olur yanımda. Yasemin ve ben grubun fotoğrafçılarıyız.
Yasemin: Kıyafet olarak tercih ettiklerim bermuda şortlar ve tişörtler. Bakım ürünlerim de bavulda oldukça yer kaplar.
Cemre: Büyük bavul kullanmamaya dikkat ediyorum öncelikle. Saç ürünlerimin yanımda olması çok önemli. Çok zor bir saçım var çünkü. Mutlaka yanımda olması gereken albümler vardır. Kıyafet olarak da salaş elbiseler, şortlar ve tişörtler alırım. 3-4 çift bikiniyi de unutmamak gerek.
Gülçin: En çok kozmetik ürünlerime dikkat ediyorum. Kıyafet konusunda biraz bonkör davranıyorum. Sonra pişmanlık duymak istemiyorum çünkü. Tabii bu, tatile beş bavulla gittiğim anlamına gelmiyor…
Havuz mu, deniz mi? Yasemin: Tabii ki deniz! Havuzdan nefret ederim. Mikropların buluştuğu bir yermiş gibi geliyor.
Eren: Ben de havuzu hiç sevmiyorum. Deniz varken havuza girenleri de hiç anlamam.
Cemre: Havuzun sınırları var, deniz ise uçsuz bucaksız. Gülçin: Denizi tercih ediyorum. Daha doğal ve hijyenik.
Yaz aylarında şehir içinde ne giymeyi tercih ediyorsunuz?Eren: Genelde bermuda şort, askılı body ve spor ayakkabı giyiyorum. Bu sene, tarzım olmamasına rağmen elbise giymeye de başladım.
Yasemin: Yaz mevsimi başlamadan parmak arası terlik giymeye başlarım. Yazın ayakkabı geçirmem ayağıma. Kısa şort ve etekleri giymeyi sevmiyorum. Uzun etekler ve bermuda şortlar ilk tercihim.
Cemre: Bol bol atlet giyerim. Genelde desensiz kıyafetleri tercih ediyorum. Uzun elbiseler de favorilerim aslında. Hatta bazılarını kendim dikiyorum.
Gülçin: Genellikle etek ve şort giyiyorum. Yazın tüm renklerini üstümde taşımayı seviyorum.
Yazın kışı, kışın da yazı özler misiniz?
Eren: Kışı hiçbir zaman özlemeyenlerdenim. Ben hep ilkbaharı ve sonbaharı özlerim. Yaz da güzel ama hiçbir zaman özlemiyorum.
Yasemin: Her zaman yaz olsun istiyorum.
Cemre: İçinde bulunduğumuz mevsimi yaşamayı seven biriyim ben.
Gülçin: İkisinin de tadı çok başka.
Albümünüzün ismi niçin ‘Hepsi Şaka’?
Çocukken dinlediğimiz ve sevdiğimiz şarkıları söylemek istedik. Seçtiğimiz şarkıların çoğu esprili ve tiyatral sözler içeriyor. O yüzden tamamen şaka gibi oldu.
Cover bir albüm yapmak sizi korkutmadı mı?
Büyük bir korku olmadı tabii ama kaygı yaşadık. Çünkü cover albüm yapmak, yeni albüm yapmaktan çok daha zor. Zaten seçtiğimiz parçaların geçmişte en iyi halleri yapılmış, onu kötüleştirme riski var. Bu parçaların daha iyilerini yapmak değildi amacımız. Sadece Hepsi tarzıyla yorumlamak istedik. Bütün parçaların içine yeni rap bölümleri yazdık mesela.
BÜYÜKLERE NOSTALJİ
Cover parçalarla dinleyici kitlenizdeki yaş profili genişler mi dersiniz?
Anne ve babalar da beğeniyor bu albümü. Sonuçta onların da gençliğinde dinledikleri şeyler. Çocuklar için yeni bir albüm, büyükler için ise nostalji albümü oldu.
Kız gruplarında artış var. Ne düşünüyorsunuz?
Çok güzel bir şey bu. Sadece biz vardık. Neyse ki şimdi sayı arttı ve çeşitlilik oldu. 4 Yüz çıktı, şimdi de MP3 adlı bir kız grubu çıktı.
Yonca Evcimik bir röportaj sırasında Hepsi hakkında şunları dedi;Hande Yener:
-Ben ve Hepsi grubu Türkiye’de bir ilk.Ben Türkiye’ye elektronik müziği,Hepsi ise R&B müziği tanıştırdı.Yolları her zaman açık olsun.
Nil Karaibrahimgil: -Hepsi grubu Türkiye’de yapılmamışı gerçekleştirdi.Müzik ve dansı birleştirdi.Bende farklı müzik yapıyordum ama Hepsi çıkmadan önce bu kadar dans meraklı değildim.Bildiğim kadarıyla çocukluktan beri arkadaşlar hatta dostlar umarım birbirlerine olan sevgileri,saygılar,müzik ve dansa olan ilgileri biran olsun ile bitmez.Dilerim daha nice ödüller alır.Yollarınız hep açık olsun Hepsi kızları
Burcu Güneş: -HEPSİ’de çok güzel bizi R&B’ye yaklaştırdıkları için çok teşekkürler.Gerçekten HEPSİ genç,HEPSİ güzel,HEPSİ’NİN de sesi çok güzel,HEPSİ dinamik.Teşükkü





Cem Avnayim
CEMRE: Parça seçiyoruz. Aralık sonu da kayıtlara başlayacağız.


GÜLÇİN ERGÜL’E SORMUŞLAR:
KIZLARIN VAZGEÇEMEDİKLERİCEMRE:Cemre antibakterial sabunundan,hepsi kızlarından ve anneannesinden vazgeçemiyor.EREN:Eren bir doğa tutkunu .Boş vakitlerinde fotoğraf çekiyor ve evde tek başına DVD izlemeye bayılıyor.YASEMİN:Annesine çok düşkün olan Yasemin,arabalara çok meraklı,karanlıktan korkuyor ve nazar boncuğu takıyor.GÜLÇİN:Gülçin bir iş delisi.Aşka vakit bulamıyor.Hayatta strastan yoga yaparak kurtuluyor ve çok duygusal.
Röportaj: Hazan Aköz Fotoğraflar: Zeynel Abidin Ağgül Heygirl dergisi şubat sayısında, Hepsi kızlarını ve "Hepsi 1" dizisindeki rol arkadaşlarını buluşturdu.
MUHTAR: Siz her şeyi kapsadığınız için...CEMRE: Şöyle düşünün. Dans ediyorlar mı? Evet hepsi ediyor. Şarkı söylüyorlar mı? Evet hepsi söylüyor. Ee müzik var mı? Evet hepsi var.MUHTAR: Müzik yaparken nasıl bir felsefeniz " var? Ben sözlerinize falan baktım çok değişik sözleriniz...EREN: R&B bizim müziğimizin ismi.MUHTAR: Ne bi?EREN: Ar an bi, ar an bi.MUHTAR: Ne demek? Hayır R&B'yi insanlar bilmez değil mi?EREN: Doğu var, pop da var, farklı enstrümanlar var. Türk enstrümanları, karışmış bir müziğimiz var.CEMRE: Türkiye'de yaşıyoruz, Türkiye'de pop dinleniyor. İnsanların Doğu ezgilerinden alınmış bazı şeyler hoşuna gidiyor. Biz müziğimizin arasına darbukalar koyduk Türkiye'ye de yakın olsun diye.MUHTAR: Peki kaç kişi izliyor siz konser verdiğiniz zaman?CEMRE: İlk konserimiz Trabzon Teknik Üniversitesi'nde oldu. İlk başta 30 bin kişi vardı, konser sırasında 40 bin kişi olmuştu, inanamamıştık bu kadarına.MUHTAR: 40 bin kişi mi?CEMRE: Evet, 40 bin kişi, biz inanamadık. 'Kaç kişi var?' diye sorduk. '40 bin kişi kadar var' dediler.MUHTAR: Sonraki konserleriniz?YASEMİN: Sonra Kilyos Solar Beach'te verdik. Orada o kadar çok kişi yoktu.CEMRE: Hava soğuktu Kilyos'ta. Açık hava diye öyle oldu. Çok serindi fakat yine de kalabalıktı.EREN: Şimdi ayın 23'ünde Didim'de daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde konserimiz var.'LARÇ' BİR HAYATIMIZ VAR!..MUHTAR: Peki hayat felsefeniz ne? Nasıl bakıyorsunuz hayata?EREN: Ben bunu birkaç sene önce kendime şey yaptım ama ne kadar doğru bilmiyorum. Bir şeyleri çok fazla kafaya takmamayı, hani böyle daha 'larç' hayat... Yani her şey zaten bir şekilde oluruna varıyor. Bir de her şey artık hayırlısı olsun falan...MUHTAR: Stres yapma diyorsun yani?EREN: Stres yapmayacağım evet, bunun ileride bana faydası olacağını düşünüyorum.MUHTAR: Genç ve dinç kalacağım diyorsun...EREN: Genç ve dinç kalacağım ama bazen "Bu nasıl bir laçkalık sendeki" denebiliyor.MUHTAR: Nasıl laçkalık, ailen mi diyor bunu?EREN: Hayır ailem değil, arkadaşlarım diyor.YASEMİN: Ben de aynı şekilde yani beni üzmeye çalışan biri varsa hiç onu takmayacağım. 'Bırak kendi üzülsün kendi kazdığı kuyuya kendi düşsün' mantığında gidiyorum.MUHTAR: Beni üzmesine izin vermeyeceğim dediğin, bir erkekten mi bahsediyorsun?YASEMİN: Herhangi biri olabilir; dışarıdan, okuldan biri de olabilir bu, arkadaşım da olur... Herhangi biri, illa erkek arkadaşım olması gerekmiyor.MUHTAR: Hayır yani 'Beni üzmesine izin vermeyeceğim' deyince dedim herhalde...YASEMİN: Hayır yani çünkü çıkabiliyor öyle o tarz insanlar konservatuvarda genellikle. O yüzden o tarz ilişkilere pek yaklaşmamaya çalışıyorum yani insanları açıkçası tanımak daha mantıklı geliyor. Eskiden tanımadan direkt samimi olurdum arkadaş olurdum ben, bu benim canımı çok acıttı.MUHTAR: Peki yani nasıl bir felsefe? Örneğin; hayattaki hangi felsefenizi kendi hayranlarınıza vermeyi düşünürsünüz?YASEMİN: Hiç kimseye benzemeye çalışmasınlar mesela kendileri olsunlar.HER ŞEYİ AKIŞA BIRAKMAK LAZIMEREN: Hiçbir zaman bir şeylere ulaşmak için pes etmemeleri gerekiyor. Çünkü biz bu işe, işte atıyorum 14-15 yaşında başladık o zaman çocukluk hevesi hemen olsun istiyorduk her şeyi. Ama bizi gerçekten böyle 4 sene sakin sakin şan derslerimiz, dans derslerimiz oldu münazara çalışmalarımız oldu yani herkesin kendini geliştirmek için.MUHTAR: Niye takmıyorsun hayatı?EREN: Bundan birkaç sene önce oturduğum sitede Süha Abi diye biri var, 55 yaşlarında. Simsiyah saçları var yani bir tane beyazı yok adamın başında, her zaman gülüyor. Pozitif enerji var üstünde, yani genç gibi yani otuz yaşlarında falan gibi sürekli işi güzel, hayatı güzel, her şeyi çok güzel gidiyor. Sonra öğrendim; hiçbir zaman stres yapmıyor ki, tavırları da öyle. Hiçbir şeyi takmıyor. Sonra işlemiş kafama.MUHTAR: Yani sen yaşlanmak istemiyorsun, hep genç kalmak istiyorsun ondan...EREN: Sanırım o yaşlılık enerjisini şu an kabul etmiyorum ama ileride edeceğim kesin ama şimdi düşünmek istemiyorum; saçlarım geç beyazlasın böyle genç takılayım, gençlerle olayım ileride falan diye.GÜLÇİN: Her şeyi akışına bırakmak lazım, pozitif düşünmek ve herkesi olduğu gibi kabul etmek lazım çünkü yani insanın istediği gibi olmuyor her şey, bunları kendi içinde kabullenip halletmek gerekiyor ki, kendini üzmemek lazım sonuç olarak.REHA MUHTAR
1986'da İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Bölümü'nde orta öğretim ve liseyi bitirdi. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Bölümünde Klasik Bale Eğitimini sürdürüyor. Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda üç yıl rol aldı. Özel şan ve piyano dersleri aldı. Reklam Jingle'ları seslendirdi. Tiyatro dersleri aldı.
1985'te İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Bölümü'nde orta öğretim ve liseyi bitirdi. Aynı okulda Klasik Bale eğitimine devam ediyor. Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda beş yıl boyunca rol aldı. Kliplerde oyunculuk yaptı. Reklam jingle'ları seslendirdi. Özel şan ve Piyano dersleri aldı.
1985'te İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Bölümü'nde orta öğretim ve liseyi bitirdi. Aynı okulda Modern dans eğitimine devam ediyor. Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda yedi yıl boyunca rol aldı. Reklam jingle'ları seslendirdi. Özel şan, piyano ve Hip Hop dersleri aldı. Atatürk Kültür Merkezi Çocuk korosunda yer aldı.
1984'te İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Bölümü'nde orta öğretim ve liseyi bitirdi. Aynı okulda Modern dans eğitimi görüyor. Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda altı yıl boyunca rol aldı. Londra'da Urdang Dace Academy'de ve Budapeşte dans okulunda eğitim aldı. Dans grubu "Dans@" ile Çin'de Türkiye'yi temsil etti. Reklam jingle'ları seslendirdi. Britney Spears, Michael Jackson gibi dünya yıldızlarıyla çalışan Selatin Kara'yla bir aylık workshop çalışması yaptı. " Yıldızların Altında " müzikalinde sahne aldı.
GRUP HEPSİ Hepsi Grubu kızları na soruldu; Alaaddin'in sihirli lambası sizde olsa ne dilerdiniz?YASEMİN1-Savaşların tamamen bitmesini dilerdim2-Bütün herkezin sağlıklı olmasını dilerdim3-Ayrılıkların olmamasını dilerdimGÜLÇİN1-İstediğim herşeyi gerçekleştirebilmek için sihir yeteneği dilerdim2-Aşk3-Yalansız bir dünyaEREN1-Orman yangınlarında yanan yerlerin bir anda yeşermesini sağlardım2-Engelli insanların tekrar sağlıklarına kavuşmasını isterdim3-Bir anda bütün sigaraların yok olmasını sağlardım.Bir tane bile kalmayacak şekilde...CEMRE1-Dünyadaki tüm saçma sapan savaşlarınbitmesini ve her ülkenin birbirleriyle anlaşarak"BARIŞ" içinde yaşamasını isterdim2-Bir daha hayata gelirsem Angelina Jolie olarak3-Tüm sevdiklerimin ve dünyadaki insanların sağlıklı ve huzur içinde yaşamalarını isterdim...